Uluslararası Demokrasi Kongresi Sonuç Bildirisi Açıklandı

 

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Uluslararası Demokrasi Kongresi’nden demokratikleşme ve sivil anayasa talebinin en dikkat çeken sonuç olduğunu söyledi.

 

Gündoğdu, tam ve koşulsuz demokrasinin bütün kuralları ve kurumlarıyla tesisinin sadece hükümet tarafından değil, kurum ayırımı olmaksızın herkesin ortak çabasıyla inşa edilmesi gerektiğini ifade etti.

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, düzenledikleri Uluslararası Demokrasi Kongresi’nden, ‘demokrasi; hemen şimdi’ sonucu çıktığını söyledi.

 

Ahmet Gündoğdu, kongreyi değerlendirmek ve sonuç bildirisini kamuoyu ile paylaşmak için bir basın toplantısı düzenledi. Grand Rixos Otel’de düzenlenen basın toplantısında konuşan Gündoğdu, 25-26 Ocak 2010 tarihlerinde gerçekleştirdikleri kongrede bilim, medya, siyaset ve sivil toplum temsilcilerinin, ülkemizin demokratikleşmesine dair görüş ve önerilerini dile getirdiğini bildirdi.

 

Kongrede Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da geniş kapsamlı bir konuşma yaptığını hatırlatan Gündoğdu, Türkiye’nin mevcut sorunlarının demokratikleşmeyle çözüme kavuşturulacağının vurgulandığını ifade etti. Demokratikleşme çabalarının olumlu sonuçlanmasında “Yeni Anayasa”nın anahtar rolü üstleneceği sonucunun da ortaya çıktığını dile getiren Gündoğdu, dokuz oturum sonucu ortaya 10 maddelik bir sonuç bildirisi çıktığını kaydetti.

“Demokrasimizi genişletecek ve derinleştirecek, temel hak ve özgürlükler ile hukukun üstünlüğünün esas alınmasını sağlayacak demokratikleşme adımları hızlandırılmalı ve kararlılıkla devam ettirilmelidir” şeklinde konuşan Ahmet Gündoğdu, TBMM ve Hükümetin demokrasi ve bu bağlamda bireysel hak ve özgürlükleri, bir tartışma alanı olmaktan çıkarmak amacıyla başlattığı reform ve demokratikleşme çalışmalarını somutlaştıracak gerekli yasal ve anayasal düzenlemeleri bir an önce yapmasını istedi.

 

BİN YILLIK DESENDE BİR VE BERABERİZ

 

Kongre oturumlarında öne “bin yıllık desende bir ve beraberiz” söyleminin, bütün katılımcılar tarafından kabul gören bir bakış açısı olduğunu söyleyen Gündoğdu, söz konusu anlayışın, uygulamaya geçirilmesi için, öncelikli sorunun bireysel hak ve özgürlükleri güvence altına alacak düzenlemelerin Memur-Sen’in olduğu kadar, milletimizin de genel arzu ve beklentisi olduğunu kaydetti.

 

Kongrede, Türkiye’nin demokratikleşme ve çağdaşlaşma yolculuğuna, askeri darbe ürünü 1982 Anayasası ile devam etmesinin mümkün olmadığı sonucu çıktığını belirten Gündoğdu, bunun için de daha özgür, daha demokratik ve daha çağdaş Türkiye için acilen “sivil irade ve idare ürünü” yeni anayasaya ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.

 

 

 

KURUMLAR, KUTSANMASIN

 

Anayasal sistemin, ‘Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir’ ilkesinin gereği olarak egemenlik yetkisinin sadece TBMM’ye ait olduğu gerçeği üzerine kurulması sonucunun da kongrede ortaya çıkan sonuçlardan olduğunu söyleyen Gündoğdu, kuvvetler ayrılığı ilkesi, yasama ve yürütme erkinin yetkilerini sınırlamanın gerekçesi olarak görülmemesi gerektiğine dikkat çekti. Gündoğdu, kurumların (MGK, YÖK, HSYK vb.) “Anayasal kurum” sıfatıyla kutsanması garabetine de son verilmesini istedi.

 

Kongrede, din, dil, ırk, cinsiyet ve benzeri ayırımlar yapılmaksızın insanlarımızın Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olmasının onurunu yaşatacak bir vatandaşlık tanımı yapılması sonucu çıktığını da söyleyen Ahmet Gündoğdu, bunun başarılması halinde farklılıklarımızı gerginlik amacı yapmak isteyenlerin hayallerinin sona ereceğini vurguladı.

 

Kamu çalışanlarının toplu sözleşme ve grev hakkı kazanımı konusundaki konuların tartışıldığı oturumda, TBMM ve hükümetten ILO standartlarını zaman geçirmeden uygulamaya geçirmesi için gerekli düzenlemeleri hayata geçirmesi sonucu çıktığını söyleyen Gündoğdu, bu kapsamda, kamu görevlileri ve sendikalarının, toplu sözleşme ve grev hakkını fiilen kullanabilecekleri sendikal zemin taleplerinin gecikmeksizin karşılanması gerektiğine dikkat çekti.

 

KAMU GÖREVLİSİNE SİYASET YASAĞI KALDIRILSIN

 

Kamu görevlilerine siyaset yasağının Türkiye açısından büyük bir kayıp olduğunu söyleyen Gündoğdu, kongrede bu yasağın kaldırılarak, kamu görevlilerinin birikimlerini ve deneyimlerini siyaset yoluyla milletin ve ülkenin hizmetine sunmasının sağlanması sonucu çıktığını belirtti.

 

Gündoğdu, eğitimdeki sosyal adaletsizliğin gelir dağılımındaki dengesizliklerden ve yasaklardan kaynaklandığı sonucunun da ortaya çıktığı kongrede, bunun giderilmesi için de eğitimin her kademesinde sosyal adalet, fırsat ve imkân eşitliğinin iyileştirilmesi ve başörtüsü yasağının kaldırılması başta olmak üzere özgürlükçü yükseköğretim sistemi için gerekli yasal düzenleme ve yapısal reformların bir an önce yapılmasının istendiğine dikkat çekti.

 

HERKES, KENDİ İNANCINI ÖĞRENMEKTE SERBEST OLMALI

 

Din eğitimi ve vicdan özgürlüğünün Türkiye’de sürekli gündemi işgal eden bireysel hak ve özgürlükler bağlamında olduğunu ifade eden Gündoğdu, kongrede Türkiye Cumhuriyeti’nin her vatandaşının, herhangi bir din ve mezhep ayrımı yapılmadan, kendi inancını öğrenmekte ve yaşamakta özgür olması sonucu çıktığını bildirdi.

 

Gündoğdu, kongrede ortaya çıkan milletimizin tam ve koşulsuz demokrasinin bütün kuralları ve kurumlarıyla tesisi talebinin sadece hükümet tarafından değil, ana muhalefet dahil diğer siyasi partiler, yüksek yargı organları, sivil toplum kuruluşları ve medya, başta olmak üzere kişi ve kurum ayırımı olmaksızın herkesin ortak çabasıyla inşa edilmesi gerektiğini ifade etti.

 

SONUÇLAR KİTAPLAŞTIRILACAK

 

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Türkiye’nin en büyük memur sendikaları konfederasyonu olmanın sorumluluğuyla gerçekleştirdikleri Uluslararası Demokrasi Kongresi’nde ortaya konan görüşleri ve ulaşılan sonuçları,  kitap haline getirerek toplumun bütün kesimleri ile paylaşacaklarını söyledi.

 

 

ULUSLARARASI DEMOKRASİ KONGRESİ

SONUÇ BİLDİRGESİ

(25-26 Ocak 2010, Grand Rixos Otel, Ankara)

 

Konfederasyonumuz Memur-Sen tarafından 25-26 Ocak 2010 tarihlerinde Grand Rixos Ankara Oteli’nde gerçekleştirilen Uluslararası Demokrasi Kongresi’nde bilim, medya, siyaset ve sivil toplum temsilcileri, ülkemizin demokratikleşmesine dair görüşlerini ve önerilerini dile getirdiler.

Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da geniş kapsamlı bir konuşma yaptığı Kongre’de, Türkiye’nin mevcut sorunlarının demokratikleşmeyle çözüme kavuşturulacağı vurgulanmıştır. Demokratikleşme çabalarının olumlu sonuçlanmasında “Yeni Anayasa”nın anahtar rolü üstleneceği ifade edildiği Kongre’nin dokuz oturumu sonucunda ulaşılan sonuçlar şunlardır:

 

1.      Demokrasimizi genişletecek ve derinleştirecek, temel hak ve özgürlükler ile hukukun üstünlüğünü esas alınmasını sağlayacak demokratikleşme adımları hızlandırılmalı ve kararlılıkla devam ettirilmelidir.

 

2.      Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Hükümet, demokrasi ve bu bağlamda bireysel hak ve özgürlükleri, bir tartışma alanı olmaktan çıkarmak amacıyla başlattığı reform ve demokratikleşme çalışmalarını somutlaştıracak gerekli yasal ve anayasal düzenlemeleri bir an önce yapmalıdır. Kongre oturumlarında öne çıkan ve toplantımızın ana temasını oluşturan “bin yıllık desende bir ve beraberiz” söylemi, bütün katılımcılar tarafından kabul gören bir bakış açısı olmuştur. Söz konusu anlayışın, uygulamaya geçirilmesi için, öncelikli sorunun bireysel hak ve özgürlükleri güvence altına alacak düzenlemelerin gerekliliğidir. Bu gereklilik, Memur-Sen’in olduğu kadar, milletimizin de genel arzusu ve beklentisidir.

 

3.      Türkiye’nin demokratikleşme ve çağdaşlaşma yolculuğuna, askeri darbe ürünü 1982 Anayasası ile devam etmesi mümkün değildir. Daha özgür, daha demokratik ve daha çağdaş Türkiye için acilen “sivil irade ve idare ürünü” yeni anayasaya ihtiyaç vardır.

 

4.      Anayasal sistemimiz, “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” ilkesinin gereği olarak egemenlik yetkisinin sadece TBMM’ne ait olduğu gerçeği üzerine kurulmalıdır.

 

5.      Kuvvetler ayrılığı ilkesi, yasama ve yürütme erkinin yetkilerini sınırlamanın gerekçesi olarak görülmemelidir. Kurumların (MGK, YÖK, HSYK vb.) “Anayasal kurum” sıfatıyla kutsanması garabetine son verilmelidir.

 

6.      Din, dil, ırk, cinsiyet ve benzeri ayırımlar yapılmaksızın insanlarımızın Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olmasının onurunu yaşatacak bir vatandaşlık tanımı yapılmalıdır. Bu başarıldığında, farklılıklarımızı gerginlik amacı yapmak isteyenlerin hayalleri sona erecektir.

 

7.      Türkiye, mevcut anayasayı, demokratik değerleri, çalışma barışı ve sendikal hakları tartışmaktadır. Bütün sendikalar, TBMM ve hükümetten ILO standartlarını zaman geçirmeden uygulamaya geçirmesi için gerekli düzenlemeleri hayata geçirmesini beklemektedir. Bu kapsamda, kamu görevlileri ve sendikalarının, toplu sözleşme ve grev hakkını fiilen kullanabilecekleri sendikal zemin talepleri gecikmeksizin karşılanmalıdır.

 

8.      Kamu görevlilerinin siyaset kurumuna katkı sunabilecekleri kanalların açık olmaması ve zeminin bulunmaması Türkiye açısından büyük kayıptır. Kamu görevlilerine yönelik siyaset yasağı kaldırılarak, bu kaybın telafisi ve kamu görevlilerinin birikimlerini ve deneyimlerini siyaset yoluyla milletin ve ülkenin hizmetine sunmaları sağlanmalıdır.

 

9.      Eğitimde sosyal adaletsizlik, gelir dağılımındaki dengesizliklerden ve yasaklardan kaynaklanmaktadır. Bu durumu, yanlış eğitim politika ve uygulamalarının desteklediği görülmektedir. Sosyal adaletle ilgili en temel sorunun daha çok eğitimde erişim ve katılım ile eğitimin çıktıları üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Bu sebeple, eğitimin her kademesinde sosyal adalet, fırsat ve imkân eşitliğinin iyileştirilmesi ve başörtüsü yasağının kaldırılması başta olmak üzere özgürlükçü yükseköğretim sistemi için gerekli yasal düzenleme ve yapısal reformlar bir an önce yapılmalıdır. 

 

10.  Türkiye’de sürekli gündemi işgal eden bireysel hak ve özgürlükler bağlamında düşünülmesi gereken bir başka önemli konu din eğitimi, din ve vicdan özgürlüğüdür. Türkiye’de bireylerin din eğitimi alma hakkı Anayasa ile güvence altına alınmıştır. Ancak uygulamada ise bireylerin inanç özgürlüğü ile din eğitimine yasaklar getirilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin her vatandaşı, herhangi bir din ve mezhep ayrımı yapılmadan, kendi inancını öğrenmekte ve yaşamakta özgür olmalıdır. Bu özgürlüklerin önündeki her türlü kısıtlama kaldırılmalıdır.

 

11.   Milletimizin tam ve koşulsuz demokrasinin bütün kuralları ve kurumlarıyla tesisi talebi, sadece hükümet tarafından yerine getirilebilecek bir görev olarak algılanmamalıdır. Bölgesinde lider, küresel güce ortak Demokratik Türkiye; TBMM’nin öncülüğünde hükümet, ana muhalefet dahil diğer siyasi partiler, yüksek yargı organları, sivil toplum kuruluşları ve medya, başta olmak üzere kişi ve kurum ayırımı olmaksızın herkesin ortak çabasıyla inşa edilebilir.

 

Konfederasyonumuz, Türkiye’nin en büyük memur sendikaları konfederasyonu olmanın sorumluluğuyla gerçekleştirdiği ve ülkemizin demokratikleşme sürecine katkı sunacağına inandığı Uluslararası Demokrasi Kongresi’nde ortaya konan görüşleri ve ulaşılan sonuçları,  kitap haline getirerek Cumhurbaşkanımız, Meclis Başkanımız ve Başbakanımız başta olmak üzere siyasi partilerle, sivil toplum kuruluşlarıyla ve toplumun bütün kesimleri ile paylaşacaktır.

 

 

  • PAYLAŞ :