Üyemizin İradesine İpotek Koymak İsteyenlere Meydanı Bırakmayacağız

 

Sağlık çalışanları; sorunlardan nemalanan sendikacılığa 7 yıllık tahammülünü 2009 itibariyle sona erdirmiş ve Sağlık-Sen’i 2009 yılında da Türkiye’nin en çok büyüyen sendikası olarak yetkiye taşımıştır.

 

7 yıldır yetkiyi siyasal nemalanma aracı olarak kullanan sorunlu kafalar, sendikacılığı itibar ve güven kaybına uğratmış, Sağlık-Sen ise çözüm odaklı ve hizmet esaslı çağdaş sendikal vizyonuyla sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının umudu olmuştur.

 

Yetki dönemimizle birlikte gerek toplu görüşmeler, gerekse Kurum İdari Kurul toplantıları sağlık ve sosyal hizmet çalışanları için 2009’u somut kazanımlar yılı haline getirmiştir.

 

Sorunlarla yaşamaya, sorun üretmeye, hizmetlerin önünde ayak bağı olmaya alışmış ve bu hastalıktan bir türlü kendisini kurtaramayan malum sendika ise, 7 yıllık başarısızlığın ezikliği içinde sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarına söyleyecek söz bulamadığı için başka arayışlar içinde debelenmektedir.

 

Sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının, hizmet sendikacılığımıza duyduğu güveni ve her geçen gün artan teveccühü göremeyecek kadar kafasını kuma gömen bu zihniyet; yetkiyi doğuştan gelen bir hak gibi algıladığı için, tam bir hezeyan içinde, çaresizliğinin tescili anlamına gelecek iddialarla Sağlık-Sen’i yetkiye taşıyan tabanın iradesi üzerine gölge düşürmeyi amaçlamaktadır.

 

Bu zihniyet, Çalışma Bakanlığı’nın açık görüşüne rağmen; özgür iradeleri ile sendikamıza üye olan sağlık çalışanlarının üyeliklerini, “üye formunun ebadı yanlış, şube mührü var” gibi komik iddialarla dava etmiştir.

 

Çalışma Bakanlığı’nın cevabı için tıklayın

 

Üstelik yargı süreci devam eden bir konuda, Malum sendika, aşağıda gerekçelerini açıklayacağımız yanlı bilirkişi raporunu kullanarak sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarından bulamadığı desteği, başka yerlerde arama zavallılığı içine düşmüştür.

 

Hizmet sendikacılığının en önemli vasfını “Aldatmayan ve aldanmayan sendikacılık” olarak nitelendiren Sağlık-Sen, sendikacılığı antidemokratik zemine, kirli ilişkiler içine çeken kesimlere asla meydanı bırakmayacaktır.

 

Bu noktada başta üyelerimiz olmak üzere tüm sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının şu gerçekleri bilmelerinde fayda görüyoruz:

 

1-      Malum sendika, özgür iradesiyle sendikamızı seçen sağlık çalışanlarının bir kısmının üyelik formunda şubemiz kaşesi olduğundan hareketle üyeliklerin iptal edilmesini istemiştir.

 

 

Çalışma Bakanlığı, üyeliklerin genel merkez tarafından onaylandığı ve karar defterinde yer aldığı sürece şube mührünün iptali gerektirici bir durum oluşturmadığı kanaatini bildirmiştir.

Kaldı ki; 4688 Sayılı Kamu Çalışanları Sendikalar Kanunu’nun Sendika üyeliğinin kazanılması başlıklı 14. Maddesi’nde “Üyelik başvurusu sendika tarafından en çok 30 gün içinde reddedilmediği takdirde üyelik istemi kabul edilmiş sayılır” denilmektedir. Buna göre, formların üzerinde bırakın şube mührünü genel merkez mührü olmasa dahi üyelik başvuruları Genel Merkezce reddedilmediği için geçerli sayılmaktadır.

 

Davaya konu olan yaklaşık 5 bin üyemiz, özgür iradeleri ile sendikamızı seçmiş ve üyelikleri Genel Merkez tarafından onaylanmıştır.

 

Bu gerçeğe rağmen sağlık çalışanlarının yetkiyi elinden alarak vermek istediği mesajı okumak ve ders almak istemeyen malum sendika, konuyu yargıya taşımıştır.

 

2-      Malum sendikanın bir diğer itirazı ise üye formlarının ölçülerine olmuştur.

 

Ancak seviyesizlik trendini her fırsatta artıran malum sendika, bu iki komik iddiasını masa başı oyunlar, sahte üyelikler gibi çirkin iftiralarla süslemeye çalışmaktadır.

 

İnternet sayfalarında bilirkişinin Sağlık-Sen’e ait 5334 üyenin üyeliğini iptal ettiğini yüzleri kızarmadan açıklarken, o 5334 kişinin onuruyla ve özgür iradesiyle Sağlık-Sen’i tercih ettikleri gerçeğini görmezden gelmektedirler. Asıl görmeleri gereken gerçek bu iken, gözlerini kapayarak gerçeklerin değişeceğini sanıyorlar.

 

Buradan gururla ifade ediyoruz ki, malum sendikanın görmekten korktuğu gerçek değişmiş ve inkar edilemez bir hal almıştır. Gerçeğe gözlerini kapayan malum sendikanın üye sayısı 80 bine gerilerken, Sağlık-Sen 100 bin üyeyi aşmıştır.

 

Yani Sağlık-Sen hizmetleriyle büyümüş, malum sendika da kirli oyunlara, yalan ve iftiraya sarıldıkça küçülmüştür.

 

 

YARGI SÜRECİ DEVAM ETMEKTEDİR

 

Malum sendika devam eden yargı süreci hakkında kasıtlı olarak yanlış ve eksik bilgi vermektedir. Sağlık çalışanları şunu çok iyi bilmelidir ki, bu yargılama süreci; asıl malum sendikanın yaptığı usulsüzlükleri ortaya koyması açısından değerli olacaktır.

 

Davaya müdahil olarak katılan Sağlık-Sen, özgür iradesiyle sendikamızı seçen sağlık çalışanlarının üyeliklerinin iptalini isteyen malum sendikanın, birçok ilde, çalışanların iradesi dışında, onayını almadan, hatta haberi dahi olmadan nasıl üye yaptıkları yargılama sonucu ortaya çıkacaktır.

Mahkeme sendikamızın iddialarının araştırılması kapsamında 81 il müdürlüklerine yazı göndermiştir.

Konu ile ilgili Mahkeme’nin il sağlık müdürlüklerine gönderdiği yazı için tıklayın

 

Konu ile ilgili Bakanlığın İl Sağlık Müdürlüklerine gönderdiği yazı için tıklayın

BİLİRKİŞİ RAPORU KURT TAKSİMİNİ ARATIYOR

 

Malum sendikanın sarıldığı bilirkişi raporu tam da Necip Fazıl’ın “Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa” sözünü hatırlatan cinsten…

 

Adeta malum sendikanın üye sayısını Sağlık-Sen’in üzerinde tutma aritmetiği...

 

Raporu incelediğinizde 5018 üyemizin üyelik formunda şube mührü olması gerekçe gösterilmiş…

 

Malum sendikaya da arada üye takviyesi yapılmış…

 

Malum sendikadan bir tane üyelik iptali ararsanız bulmak mümkün değil.

 

Daha da önemlisi, dava kapsamında sendikamızın itiraz ettiği iller de bilirkişi tarafından incelenmesi gerekirken, bu yapılmadan apar topar adrese teslim bir rapor hazırlanmış olması…

 

Hukuk müşavirlerimiz bilirkişinin incelemesi gereken dosyaların kolilerinden dahi çıkarılmamış olduğunu tespit etmiştir. 

 

 

Kısacası her tarafından dökülen bir rapor…

 

Sağlık-Sen olarak açıkça ilan ediyoruz ki, iddialarınıza 3 kişiyi ortak edebilirsiniz ancak sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarını inandıramazsınız.

 

Bilirkişinin raporunu yargı kararı gibi yansıtarak kamuoyunu aldatmaya çalışan malum sendika,  2009’da yediği tokadın kat be katını 15 Mayıs 2010’da yine sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarından yiyecektir.

 

Bilirkişi raporuyla tek bir üyemizi iptal ettiremeyecekleri gibi 20 bine koşan üye farkının altında ezileceklerdir.

 

HİZMET SENDİKACILIĞI KERVANIMIZ EMEĞİN HAKKI UĞRUNDA YÜRÜMEYE DEVAM EDECEKTİR.

 

  • PAYLAŞ :