Sivil Toplum Kuruluşlarının Önemi

 

Bugün sivil toplum kuruluşlarının bel kemiğini sendikalar oluşturmaktadır. Sendikaların üyeleri bulundukları mesleklerde üretimi veya hizmeti omuzlamış insanlardan oluşur. Vatanımızın enerjik, genç, dinamik insanları buralarda toplanırlar. İşçiler, memurlar, çalışan, kendisinden bir şeyler beklenen insanlar buralardadır. Yani ekonominin, üretimin, hizmetin yükünü hep bunlar taşırlar.

 

Mevlana Celaleddin-i Rumi herkese ibret olabilecek bir olayı, dünyada yaşayan herkesin payına düşeni alabileceği bir olayı bir insanda canlandırır. Bu hikayeyi anlatmak istiyorum sizlere. Herkes payına düşen dersi alırken sendikaların önemi de anlaşılsın diye.(Mecalis-i seb’a 4.meclis)

 

Kötülüklerle, günahlarla meşgul olan “Azim” adında bir adam bir gün uzak bir şehirde çok güzel bir kadının methini duyar ve onu elde etmek için yola düşer. Yolculuk esnasında bir takım acayip olaylar görür.

 

Bir ovada ekinler ekilmiş. Başakları, gövdesi tartamayacak kadar yüklü, artık biçilip hasad edilecek zamanı gelmiş. Bir de ne görsün! Sahipleri bu güzelim ekini yakmaktadırlar. Azim bir anlam veremez ve yoluna devam eder.

 

Bir vadide bir adam bir taşı kaldırmaya çalışır ama gücü yetmez. Adam ikinci taşı getirir. Kaldıramadığı taşın üzerine koyar. İkisini kaldırmaya çalışır. Yine gücü yetmez. Üçüncü taşı getirir ve üçünü birden kolayca kaldırır gider. Azim’in gözleri fal taşı gibi açılır. Bir taşı kaldıramayan üç taşı nasıl kaldırdı!

Şaşkınlıkla yoluna devam ederken önüne bir takım insanlar ve bir koyun rast gelir. Biri koyunun üstüne binmiş, biri boynuzundan tutmuş, birisi kuyruğuna yapışmış, birisi sütünü sağıyor. Bir diğeri de koyunu sırtlamış götürüyor. Azim’in hayreti bir kat daha artmış. Bu duruma bir anlam verememiş.

 

Nihayet elde etmek istediği kadının şehrine gelir. Şehrin giriş kapısında bir ihtiyar Azim’e;

 

-“Uzak yoldan geliyorsun sanırım. Biraz soluklan” der. Azim, ihtiyarın yanında biraz istirahat eder. Bu arada ihtiyarın bilge biri olduğu kanaatine varır. Yolda gördüğü acayip olayların ne anlama geldiğini sorar. İhtiyar der ki; Sahibinin olmuş ekini yakması, yaptığı iyiliklerin ardından sevabı yok edecek işler yapması demektir. Sadaka veren bir insan yaptığı iyiliği başa kakarsa sadakadan elde edeceği sevabı yok eder. Olmuş ekini yakmak böyledir.

 

Taşlara gelince; İlk günahı işleyen kimseye çok ağır gelir. Sonra onu bir daha işler hala ağırdır. Üçüncü kez işlerse artık o günah adeti haline gelir. Ağırlığını hissetmez. İlk defa rüşvet alan veya haram yiyen, yaptığı kötülüğün altında ezilir. Bir daha bir daha alırsa artık devamlı alır hale gelir ve hiç ağırlık hissetmez. İşte bütün günahlar böyledir. Kapı açılmaya görsün alışkanlık yapar. Anladın mı bir taşı kaldıramayan üç taşı nasıl kaldırırmış.

 

Gördüğün koyun dünyadır. Üstüne binenler yöneticiler. Boynuzundan tutanlar geçimlerini zor temin edenler. Kuyruğuna yapışanlar az bir ömürleri kaldığı halde hala dünyaya meyledenler. Sütünü sağanlar zenginler. Koyunu taşıyanlar da işçiler, memurlardır.

 

İşçilerin, memurların toplandıkları, üye oldukları yere de sendika denmiyor mu? Demek ki dünyamızı omuzlayıp götürenler sendika üyeleridir. Dünyanın selametle dönmesi, yolunu alması, sendika üyelerinin çalışmalarına bağlıdır. Mevlana’dan aktardığımız bu ibretli hikayeden hareketle (Aslında bu hikaye değil hayatın kendisidir) yöneticinin selameti sendikalarla kaimdir. Zenginin kazancı sendikalar yani işçilere memurlara bağlıdır. O halde sendikalar toplumumuzun içinde önemli bir misyon ifade ediyorlar.

 

Memur-Sen çatısı altında toplanan, Sağlık-sen ve diğer sendikalarımız her türlü zulme ve haksızlığa hayır demeleri, hak aramada Hakkı ölçü almaları bakımından özellik ve güzellik arz etmektedirler.

 

Her ne kadar sendikacılığın doğum yeri batı ülkeleri ise de global bir dünya konseptinin oluşması, bizim de sendikacılıktan yararlanmamızı gerekli kılmaktadır. Ayrıca bire bir uyuşmasa bile ecdadımızın kurdukları fütüvvet ve lonca teşkilatlarının işlevleriyle benzerlik arz etmektedir.      

 

Bu senede yetkiyi almada emeği geçen herkesi, genel başkanından en sade üyesine kadar tüm üyelerimizi tebriklerim ve teşekkürlerimle birlikte ALLAH’a emanet ediyor, Ramazan’ı Şerifin hayırlar getirmesini ALLAH’tan niyaz ediyorum.

 

  • PAYLAŞ :