“Bugün İtibariyle 122 Bin Hekim, 424 Bin Hemşireye İhtiyaç Var”

 

Sağlık-Sen Genel Merkez Yönetim Kurulu'nun 7-13 Nisan Sağlık Haftası ile ilgili basın açıklaması:

 

7 Nisan 1948 yılında kurulan Dünya Sağlık Örgütü, Anayasa'sında sağlığı "Yalnızca hastalıkların ve sakatlıkların olmayışı değil; fiziksel, zihinsel ve sosyal yönden tam iyi olma halidir" şeklinde tarif etmektedir.

 

Bireyin ve toplum sağlığının korunması ve gelişimi konusunda Dünya Sağlık Örgütü öncülüğünde yarım yüzyıldır yürütülen politikalar ve eylem planları ile sağlıklı bir insanlık için mücadele edilmektedir.

 

Şüphesiz bir ülkenin gelişmişlik ve refah düzeyini gösteren kriterlerden birisi de o ülkede verilen sağlık hizmetleridir.

 

Ülkemizde de son sekiz yılda uygulanan sağlıkta dönüşüm programı, halkımızın sağlık hizmetlerine ulaşımında reform niteliğinde değişimler sağlamıştır.

 

Türkiye'de son 8 yılda uygulanan sağlıkta dönüşüm programı nedeniyle sağlık hizmeti talebi en az 5 kat artmıştır.

 

Buna karşın artan sağlık hizmeti talebinin nitelikli şekilde karşılanabilmesi için ihtiyaç duyulan istihdam sağlanamamıştır.

 

Nitelik itibariyle reddedilemez ve ertelenemez olan sağlık hizmeti talebinin karşılanması noktasındaki başarıda, istihdam yetersizliği başta olmak üzere var olan sorunları halka hissettirmemek için var gücüyle çalışan sağlık çalışanlarının büyük payı bulunmaktadır.

 

Bugün itibariyle Türkiye, Avrupa Birliği ve Avrupa Bölgesi ülkeleri arasında en fazla hekim açığı ve hemşire açığı olan ülke konumundadır.

 

Türkiye'nin AB ülkeleri ortalamasını yakalayabilmesi için 122 bin hekime ve 424 bin hemşireye daha ihtiyacı bulunmaktadır. Diğer branşlarda da istihdam düzeyleri talebi karşılamaktan uzaktır.

 

Sağlık hizmetleri sunumunda yaşanan istihdam sıkıntısına rağmen halen KPSS'ye başvurarak mesleğini icra etmek isteyen en az 30 bin hemşire ve 100 binin üzerinde sağlık personeli bulunması da büyük bir çelişkidir.

 

Sağlık çalışanları, halkımızın bedensel, ruhsal ve sosyal sağlığının korunması için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadan emeğini sunmaya devam etmektedir.

 

Ancak sağlık hizmetlerinin niteliğinin ve sürdürülebilirliğinin artırılması, bireyin ve toplum sağlığının korunması ve geliştirilmesi mücadelesinde başta devlet olmak üzere, tüm kurumların ve toplum kesimlerinin sağduyulu ve sorumlu bir tavır içinde hareket etmesi kaçınılmazdır.

 

Devlet; sosyal devlet kimliğini daha etkin şekilde hissettirmek adına sağlık harcamalarına maliyet unsuru olarak bakmamalı ve istihdam stratejilerinde sağlığa öncelik tanımalıdır. Sağlık hizmetlerinin sunumu devletin asli görevi olarak kalmalıdır.

 

Halkın sağlık bilincinin geliştirilmesi mücadelesinde medyanın ve sivil toplum kuruluşlarının daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerekmektedir. Son yıllarda artan şiddet olayları, sağlık çalışanlarının haklarını göz ardı eden yaklaşımlar, sağlık kurumlarında hizmet üretim sürecini ciddi şekilde etkilemektedir. Halkımız ile sağlık çalışanlarının aynı amaçla buluştuğu sağlık kurumlarının, bu amaç doğrultusunda hizmet üretebilmesi için, sağduyu ve empati kültürünün geliştirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.

 

Sağlık-Sen olarak, sağlıklı bireylere ve sağlık bilinci yüksek bir topluma sahip Türkiye dileğimizi, 7 Nisan Dünya Sağlık Günü ve Sağlık Haftasında bir kez daha yineliyoruz.

 

  • PAYLAŞ :